Flank Esports - Yeni Nesil Espor Medyası
Espor Haberleri İkon Olanlar: Yarış Oyunları

İkon Olanlar: Yarış Oyunları

Asfalt ağladı bee!

İkon olan oyunlar adıyla belli bir kategorinin en iyilerini incelediğimiz serimizde bu hafta yarış oyunlarına yer verdik. Yazımızda daha çok güncel oyunlardan ziyade yarış oyunları içerisinde kilometre taşı olmuş, bizi okurken duygulandıracak nostaljik oyunlara yer verdik. Kemerlerinizi takın, başlıyoruz!

Burnout 3: Takedown

Klasik araba yarışı oyunlarından sıkılanlar için bu oyun adeta bir ilaç gibi hayatımıza girmişti. Her yarış oyununda olduğu gibi bu oyunda da tabii ki yarışı lider bitirmek en önemli hedef ancak aynı zamanda rakiplerinizi köşeye sıkıştırıp onlara korkunç kazalar yaptırmak da muhteşem bir eğlenceye dönüşüyor bu oyunda. Her ne kadar kulağa korkutucu gelse de arabaları adeta bir sinek gibi ezmek size i na nıl bir keyif verecek. 

2002 sonunda çıkan Burnout 2: Point of Impact aslında ne kadar iyi bir oyun geleceğinin bize habercisiydi. Harika grafikleri ve oynanabilirliği ile bu oyun yarış severlerin gönlünde ayrı bir yer edinmişti. Ancak oyunun yaratıcısı Criterion Game bir sonraki oyunda çıtayı daha da yukarı çıkardı. 

2004 yılında piyasaya sürülen oyun, PS2 ve Xbox’da oynanabiliyordu. Diğer yarış oyunlarının aksine yolda ters giderek, rakip arabalara çarparak ya da onlara kaza yaptırarak yoldan atarsınız “Takedown” yapmış olursunuz ve böyle Turbo kazanarak adeta ışınlanırsanız ışınlanır. Ayrıca makas atmalar, keskin sollamalar, virajlarda aracınızı kaydırmanız yani sizin anlayacağınız annenizin babanızın size trafikte yapmayın dediği her şey bu oyunda ödüllendiriliyor.

Trafikteyken o içinizde kalanları yapmak istiyorsanız eğer bu oyun tam sizlik! 

 

Gran Turismo 5

Şimdi de biraz kalite, biraz profesyonellik zamanı. Ben detayları severim, arabalarla yatar kalkarım, motor özelliklerini deli gibi araştırırım ederim diyorsanız bu oyun tam sizlik. 

2006 yılında Playstation 3 için piyasaya çıkan oyunun birçok oyun modu olsa da en beğenilen ve oyunu bir efsane kılan modu GT modudur. Moda girdiğiniz zaman karşınıza çıkan o sade ama şık menü bile zaten sizi heyecanlandırmaya yetiyor. 

Oyunda A Spec, B Spec ve özel yarışlar olmak üzere farklı modlar mevcut. A Spec’te bazı yarışlar tek bir pistte geçerken bazıları ise şampiyonalar türünde seri yarışlar yaparak oynanıyor. Her yarışın farklı kriterleri var yani istediğiniz her araçla, her yarışa giremiyorsunuz.

B Spec’te ise daha çok belirli özellikleri olan pilotları yarışa sokup onlara yarış esnasında emirler vererek yarışı kazanmalarını sağlıyorsunuz, bir nevi yarış direktörlüğü gibi bir olay. 

Özel modda ise Go Kart’tan tutun, ralli, Nascar, Top Gear pisti mücadelelerine, AMG sürüş akademisi gibi mücadelelere kadar farklı aktivitelere katılmak mümkün.  Oyun ayrıca Türkçe dil seçeceği de sunduğu için anlaşılması zor teknik kelimeleri anlamaya çalışmaktan da bizi kurtarıyor.

Yarışlar, lisans alma zorunluluğu koşmasa da bir noktadan sonra lisanları almak zorunda kalıyorsunuz çünkü bu lisans sınavlarından derecelerine göre tecrübe puanı kazanıyorsunuz. Bu yüzden GT Mod’ta yapmanız gereken ikinci iş lisans kısmına girip burada bulunan sınavlara katılmak ve bunları kazanmak. Her bir bölümde 10 olmak üzere toplam 6 tip lisans sınavı mevcut, yani geçmeniz gereken 60 sınav var. Bu sınavlarda verilen zaman içinde bitiş noktasına ulaşmanız isteniyor. Kimi gerçekten de çok zor ancak bu sınavlar sizin Gran Turismo araçlarını kullanmanız için büyük bir alıştırma bölümü gibi.

 

Need for Speed: Most Wanted

Veee geldik yarış oyuna denince akla ilk gelen oyun serisine: Need for Speed. Serinin en başarılı oyunlarından biri olarak kabul edilen oyunda başımız polislerle dertte. Ama altımızda Dodge Viper, Astan Martin DB9 veya Lamborgini Murcielago varken her şey çok daha kolaylaşıyor.

Şehre yeni gelen ve illegal yarış olayında yükselmek isteyen isimsiz bir adamı canlandırdığımız oyunda polisler tarafından oluşturulmuş kara listede hızla yükselmeye çalışıyoruz. Oyunun başlarında listenin başındaki Razor Callahan’a hem yarışı kaybediyoruz hem de aracımıza polisler el koyuyor. Ama daha sonra dünyalar güzeli adeta bir melek olan Mia gelip bizi kurtarıyor ve kariyerimize sıfırdan başlayıp kara listenin en altından en üstünde kadar bütün yarışçılara meydan okuyup onları yenerek arabamızı tekrar ele almaya çalışıyoruz. 

Underground 2’den alışık olduğumuz o muhteşem modifiye ekranı bu oyunda da karşımıza daha da detaylı veya güzelleştirilmiş şekilde çıkıyor. Jantlardan karbon spoilerl'ara, arabanın altına koyduğumuz neon ışıklardan tüm motor modifiyelerine kadar her şey bize sunuluyor. Kısacası arabanızı özelleştirmeye bazen o kadar çok vakit harcıyorsunuz ki oyunun hikaye modunu oynamayı unutuyoruz neredeyse. 

Senaryonun anlatıldığı aradaki klip videolar oyuna gerçekten farklı bir hava katıyor. Oyunun çıktığı dönem için oldukça inovatif bir hamle olan bu videolar, oyunu yalın bir yarış oyunu kimliğinden uzaklaştırıp gerçeklik hissi veriyor.

Tüm yarışların gündüz olduğu oyunda listedeki her bir rakibimizle karşılaşma seviyesine gelebilmemiz için bazı yarışları yapmamız gerekiyor. Bunlar arasında sprint dediğimiz bir yerden bir yere zamanında gitmemiz gereken yarışlar, normal tur usulü yarışlar ve polislerden kaçtığımız modlar yer alıyor.

Ancak şunu söylememiz gerekiyor ki polislerden kaçmak gerçekten bu oyunda muhteşem bir his. Sokaklarda polislerden kurtulabilmemiz için bize yardımcı olan devrilebilecek veya patlayabilecek yapılar bulunuyor. Eğer bunları doğru kullanırsanız işiniz oldukça kolaylaşır.