Herkese merhabalar öncelikle, bu hafta ki Nedir, Nasıl Oynanır yazımızda sizlere ebeveynlerin bile duymuş olduğu, ülkemizde ve dünya da satış rekorları kırmış ama maalesef oyun piyasaya çıktığında hayranlarını hayal kırıklığına uğratmış olan Diablo serisinden bahsedeceğim.
Bir çoğunuzun bildiği gibi Diablo serisi oyun dünyasının en çok tartışılan ve konuşulan serilerinden biridir. İlk olarak 1996’da Blizzard Entertainment tarafından piyasaya sürülen bu oyun hala kendinden bahsettiriyor ve oyuncu kitlesini büyütmeye devam ediyor. Bu seri oyuncularına A’dan Z’ye çeşitli silahlar ve ekipmanlar sunuyor hatta zorluk seviyesi istemeyeceğiniz kadar arttırılabiliyor. Oyun genel olarak insanların saf kötülüklere (Prime Evils) karşı savaştığı bir fantezi dünyasında geçiyor. Diablo serisi 3 farklı oyundan oluşuyor ama önümüzde ki senelerde Diablo’nun mobil sürümü olan “Diablo İmmortal”ın da piyasa sürülmesi bekleniyor. Oyun bildiğimiz hack&slash ve role-playing tarzı bir oyun ancak tabii ki bir ton ince ayrıntısı ve hiç bitmeyen bir level sistemi var oyunda. Oyun da yürüme, çevre ile etkileşime geçme ve basit saldırı gibi kontroller Mouse tarafından kontrol ediliyor. Yetenek ve eşya barı gibi kontroller ise klavyeden. Bu oyun serisinin neden çok konuşulduğuna ve bu kadar çok sevildiğine sonra da serinin oyunlarının hikayelerine değinmek istiyorum.
Diablo’nun çok sevilmesinin arkasında yatan asıl sebep oyunun 1996’da co-op oynanabilme özelliğiyle çıkmış ve diğer oyun türleri arasından bu yeni tarzıyla oldukça hızlı şekilde sıyrılmış olmasıdır. O zamanlar başka co-op oyun yokmuydu? Vardı tabii ki ancak bu tür oynanışa sahip ve arkadaşlarınızla birbirinden zor boss’ları 3 boyutlu bir kameradan avladığınız oyun çok azdı. Bunlara ek olarak, oyun gerçekten zordu ve bu arkadaşlarla oynanınca sadece oyuna değil oyun sonrası sohbetlere de büyük renk katıyordu ve oyunun ayarlanabilir bir ton zorluğu vardı yani siz oyunun sonuna geldik heralde daha da zorlaşamaz veya güçlenemeyiz dediğiniz anda daha da zorlaştığını öğreniyordunuz. E tabii ki bu rekabet öyle havada kalan bir rekabet de değildi çünkü oyunun websitesindeki leaderboard’dan en çok kimin katığını görebiliyordunuz. Bir oyunun çok tutması için bunlar yetermiydi? Belki yeterdi ancak onlar sadece gameplay ile yetinmemişti ve oyuna güzel bir hikaye’de yerleştirmişlerdi sonuçta ortada bir Cennet&Cehennem kavgası vardı bu yüzden sizlere çok uzatmadan oyunların hikayesinden de bahsedip bitireceğim.
Diablo Ana Hikaye
Diablo evreni “Sanctuary” adlı bir dünyada yaşanıyor. Günümüz dünyasının teknolojilerine kıyasla daha çok Orta Çağ dönemini andıran mistik güçlerin ve büyülerin var olduğu bir dünya. Diablo evrenin üzerine oturtulduğu konu ise Cehennem ve Cennet arasındaki “Günah Savaşı”nın başlaması ve bu savaşın getirilerinden biri olarak Cehennemdeki her türlü iblisin yeryüzüne tırmanmaya başlaması. Çoğu oyunda olduğu gibi bu oyunda da iyiler düzen konusunda özveriliyken kötüler düzenin olmadığı, karmaşık yaşam tarzını imgeliyor. Savaş da bu anlayış farklılığı nedeniyle ortaya çıkıyor.
Diablo 1
Tristramda yaşayan ve son Horadrim üyelerinden olan “Deckard” amcamız olağanüstü olaylar üzerinde araştırma yaparken Diablo’nun tekrar canlandığını ve yeryüzüne indiğini anlar ama ona kimsenin inanmayacağını düşünür ve hiç ses etmez. Daha sonralarda Diablo’nun yaşamaya başladığı katedrale hazine bulma düşüncesiyle inen bounty hunter’lardan kimse geri dönemez. Ta ki biz ve Adria inene kadar. Ve Diablo 1 başları.
Diablo 2
Sinematikleriyle ünlenen Diablo 2 serinin hayranları tarafından en çok sevilen oyunudur ve Diablo 3 çıkmış olmasına rağmen bu yıllarda bile hala oldukça fazla oynayıcısı vardır. Hikayesinde ise son oyuna benzer bir hikaye vardır zaten Diablo 3’ün beğenilmemesinin altında yatan en büyük sebeplerden biri budur. İlk oyunumuzdaki gezgin Deckard Tristram kutlamalarında kutlamaları kendini toplamdan soyutlamış bir biçimde izlerken Tristram büyük bir saldırıya uğrar ve sadece bizim gezgin kurtulur. İlk oyunda ölen Diablo kendini yanlışlıkla Deckard’ın vücuduna hapseder ve Deckard yavaş yavaş Diablo’ya dönüşmeye başlar ve yola çıktığı iki yol arkadaşıyla macera başlar. Oyunda bizim karakterimizin görevi ise Diablo’ya dönüşecek olan Deckard’ı dönüştükten sonra öldürmektir.
Diablo 3
Bütün bu olayların üzerinden 20 yıl geçmiştir. Sanctuary halkı için bu olaylar çocukları korkutmak için anlatılan hikayelere dönüşmüştür. Tüm soulstone’lar yokedilmiş ve 3 büyük iblis ortadan kaldırılmıştır. Fakat hala yaşamakta olan Cain huzursuz olmaktadır. Karanlığın yeryüzüne tekrar geleceğine dair işaretler yavaş yavaş belirmektedir. Yan kasabalardan birinde bir yangın sonucu bir rahibin tüm ailesinin yanması, işlenen cinayetler zinciri, birilerinin sık sık kaybolması… kimilerine göre bunlar olağan olaylardır fakat 20 yıl öncesini görmüş geçirmiş Cain için feleketin habercisidir. Başka bir iblisin dünyaya geldiğini düşünen Cain Tristram Katedralinin yıkıntıları arasında ipuçları arar. Bu sırada cennet ve cehennem arasındaki savaş iyice kızışır ve Diablo‘nun savaşı ölümlüler dünyasına sıçrar. Gökyüzünden ateş ve dumanlar içinde bir meteor düşer ve insanları dehşete düşürür.
Sanctuary‘nin birçok yerinden insanlar ve kahramanlar bu garip olayları araştırmak için Tristram‘a gelirler. İşaretler açıktır. Diablo bir kez daha dünyaya gelmiştir.